Sayfalar

10 Mart 2011 Perşembe

Termal denilince cvp: sıcak su :)

TERMAL NEDİR?

Termominarel su banyosu ,içme , inhalasyon,çamur banyosu gibi çeşitli tedavi yöntemlerinin yanında iklim kürü ,fizik tedavi ,rehabitasyon,egsersiz,psikoterapi,diyet gibi destek tedavilerinin birleştirilmesi ile yapılan uygulamalara termal (doğal) tedavi adı verilmektedir.

Çağlardan beri bilinen doğal sağlık tedavisi, kaplıca tedavisi, Türkiye'deki termal merkezlerden sağlanabilir.

Bu termal kaynaklar romatizma hastalıklarına, hepatit ve kan hastalıklarına, metabolik bozukluklara, doğum hastalıklarına ve ameliyat sonrası sorunlara iyi gelmektedir.

Ülkemiz bu konuda en iyi kaynaklara sahiptir.Afyon,Balıkesir,Yalova,Kütahya,Kusadası Davutlar,Denizli Pamukkale,Çeşme,Sivas,Muğla gibi bölgelerimiz sadece bilinen kaynaklarımızdır.Türkiye'de son araştırmalara göre yılda 6milyon ton termal su boşa akmaktadır.Peki nedeni yine bizim bilinçsizliğimiz olabilirmi?



1 Mart 2011 Salı

AKBANK

Son dönemde zevkle izlediğim reklamların başında geliyor AKBANK Reklamları

Harika figürler oluşturuyor onlarca insan... Bir bakıyorsunuz DOSTLUK mesajı ile çaybardağı oluveriyorlar, bir bakıyorsunuz KELEBEK olup Özgrlüğü sembolize ediyorlar.
İnanılmaz keyif alıyorum bu reklamı izlemekten. Huşuu içinde izliyoruz ailece.
Bireylerin TAKIM Olarak hareket ettiği ve bir topluluk olarak mesaj verdiği çok kaliteli bir reklam olmuş. Reklamı yapan şirketi Yaratıcılığı için tebrik etmek gerekir diye düşünüyorum...

27 Şubat 2011 Pazar

ŞEHİR MARKALAŞMASI

Moda şehri Milano, romantizmin başkenti Paris, Cannes film festivali… Türkiye’nin adını bilmeyen yabancı insanların, yalnızca İstanbul dendiğinde, boğaz, şiş kebap diye saymaya koyulduğunu duymuşsunuzdur. Evet günümüzde, ülkelerden ziyade şehirler ön plana çıkmakta, ülkelerin itibarlarını şehirleri belirlemekte.


Bunun sebebi, farklı bölgelerdeki farklı şehirlerin oluşturduğu ülkenin, homojen bir yapıya sahip olmaması; farklı iklimlere, farklı şehirlerinde farklı sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel altyapılara sahip olmasındandır. Ülkeyi oluşturan şehirlerin her birinin kendine ait önplana çıkan farklı yönleri olduğundan, insanların zihninde bir ülke için, tutarlı bir algı oluşturmak neredeyse olanaksızlaşıyor. Bu özellikle turizmde belirginleşiyor. İnsanlar tatil için Fransa’ya, İtalya’ya gitmiyor. Paris’e, Venedik’e, Dubai’ye gidiyor. Ülkelere burada düşen en büyük görev ise, şehirlerinin markalaşmasının önünü açmak ve markalaşan şehirlerin ülke ekonomisine katkısını arttırmak için doğru politikalar üretmek olarak görünüyor.


Markalaşmak, uzun soluklu, emek, sabır ve yatırım gerektiren stratejik bir iş. Marka olma yolunda, farklılıklarınızın farkına varıp, ya da yeni farklılıklar oluşturup, bunları doğru şekilde aktarmak gerekiyor. Algıda oluşturduğunuz farkı, gerçek hayatta da yansıtabilirseniz, o zaman algınız güçleniyor ve markalaşmaya başlıyorsunuz.



BMW'nin doguşu

BMW’nin hikayesi bir uçak motorları firmasında başlar. Tarih 1916′dır ve yer Bayerische Motoren Werke firmasıdır. 1930′lara kadar BMW’nin ana üretim tesisi olan bu şirket ilk başta EMW markasıyla üretmeye başlamıştı. Üretimi durdurmaları için yapılan baskılardan sonra “E”yi “B” harfine çevirince şirket, BMW ismi doğmuştu. Eski uçakların pilotları pervaneler önünde dönerken bir şey dikkatlerini çekmiştir; mavi beyaz bir renk dalgası oluşuyordur. Bu renk dalgasının verdiği ilhamla bunu bir logoya uygulamak istediler. Mavi ve Beyazlardan oluşan dört çeyrek üzerine BMW yazılan bu logo aslında Bavarian firmasının bayrağından alıntıydı. Bu logonun bir arabada kullanılması ama 13 sene sonradır.


Birinci dünya savaşından sonra BMW’nin uçak motoru üretmesi yasaklanınca, bu firma motorsiklet motoru üretmeye başlarlar ve 1923 yılında kendi motorsikletlerini üretirler. 1928′de Eisenach’ın Dixi Werke’sini satın alarak genişleyen BMW, 1929′daki büyük buhranın getirdiği ekonomik durumdan ötürü DA1′nin spor modeline odaklanıp diğer işlerinden çekilmek zorunda kaldı. Bu modelin adı BMW Wartburg olacaktı. Bu modelde siyah alanda büyük harflerle BMW yazıyordu.

1950′lere geldiğinde fırtınalı günler atlatılmış, ikinci dünya savaşının etkisi yavaşlamaya başlamıştı. 1962 yılında BMW 1500 Saloon versiyonunu çıkaran Alman sanayici Herbert Quandt tarafından kurtarıldı. Buda bugün bizim bildiğimiz yüksek sürücü tatminine önem veren BMW’nin doğuşu oldu. Bu yeni dönemde logo da revize edildi ve 1999 yılına kadar kullanılan o meşhur logo tasarlandı. 1999 yılından sonra bu logo üç boyutlu hale getirilerek kullanılmaya başladı.

*Geçmişten bugüne BMW logoları;