Trabzon-Rize;
Türkiye’nin
en güzel bölgesi olan Karadeniz doğasıyla, insanların sıcaklığıyla, yöresel
müzikleri ve yemekleri ile gerçekten muhteşem bir şehir.Yeşilin her tonunun göz
kamaştırdığı Trabzon ve Rize kentlerimiz kesinlikle herkesin görmesi ve
havasını soluması gereken yerler.Bölge o kadar farklı ki hava kapalı iken veya
yağmur çilerken çok rahat denize girebilir tatilinizi en iyi şekilde
değerlendirebilirsiniz.Şehrin en dikkat çeken kısmı halkın Trabzonspor
aşkı,halk o kadar sevdalı ki takıma hemen hemen her aracın arkasında,her esnaf
dükkanı’nın vitrinin de ve Trabzon’un meydanın da Trabzonspor’u temsil eden
renkler ve amblemler görmek mümkün.Hatta Trabzon’un çoğu bölgesinden görünen
büyük bir dağa Trabzonspor’un amblemi yapılmış ve kutsal bölge gibi sahip
çıkılıyor.
Gerçekten Trabzonlu olmanın hatta Karadenizli
olmanın çok farklı bir duygu olduğuna inandım.Rize’ye gelince Trabzon’a göre
daha düz alana kurulmuş bir bölge başka bir fark göremedim desem yeridir.Fakat
Rize-Ayder yaylası o kadar farklı bir yer ki kesinlikle ama kesinlikle
kelimelerle anlatılamaz.Hayatım da bu güne kadar gördüğüm en nadide yer olduğuna eminim.Tamamen turizme adanmış
bir bölge.Ayder yolculuğumda yaşadığım bir olayı sizinle paylaşmak
isterim;Ayder’e yolculuğumuz sırasında çok ani bir şekilde yağmur başladı sanki
oluktan boşalıyordu çevremiz yeşilin her tonu olan dağlarla kaplıydı ve
dağların arasıdan geçiyorduk.Belli bir süre daha yola devam ettiğimizde
dağların üzerine çıktığımızı farkettim ve bir anda yağmurun kesildiğini
gördüm,meğerse Ayder dağları yağmur bulutlarının üzerindeymiş ve o şiddetli
yağmurun bulunduğu bölge yağmur bulutlarının tam altıymış.Ayder’e vardığımızda
yaşadığım o heyecanı gerçekten anlatmak zor.Yemyeşil dağların üzerindesiniz ve
dağların her yerinden küçük su yolları akıyor dağların bitiminde ki büyük
dereye,ama çevrenizde ki dağların zirve kısmına baktığınızda sis bulutlarından
başka görebileceğiniz tek şey yeşil ve tonları.
Eğer aşk denilen o heyecanı yaşadığınız bir
kişi varsa hayatınızda
gidebileceğiniz en romantik ve sevginizi
en içten şekilde sunabileceğiniz bir bölge Ayder yaylası.
İSMAİL EROĞLU
(07.08.2012-08.08.2012)
Trabzon meydan |
Trabzon meydan |
Ayder dağları |
Samsun;
Karadeniz bölgesinin en gelişmiş ve modern şehri kesinlikle Samsun.Şehir yapısıyla,konumuyla,yaşam standartlarıyla bunu görmek mümkün.Özellikle Üniversite öğrencilerinin nüfusun bir kısmını oluşturmaları şehre ayrı bir enerji ve güç sağlamakta.Ama samsunlu halk da öğrencinin kıymetini bence iyi bilmekte.Çünkü; öğrencilerin ilgisini çekecek,güzel vakit geçirmelerini sağlayacak hem sosyal hem kültürel ortamlar oluşturulmuş durumda.Ayrıca halkın boş zamanlarında(akşamları) ailesi ile güzel vakit geçirebileceği park alanları ve kültürünü yaşayabileceği sosyal imkanlar sunulmuş durumda.
Tabiî ki bunların temelinde yatan şehrin gelir kaynakları çok iyi durumda.Samsun liman kenti olmasının yanı sıra sanayi olarak da güçlü iş adamlarının yatırım bölgesi haline gelmiş ve ciddi gelişme göstermiş bir şehir.
Tabiî ki bunların temelinde yatan şehrin gelir kaynakları çok iyi durumda.Samsun liman kenti olmasının yanı sıra sanayi olarak da güçlü iş adamlarının yatırım bölgesi haline gelmiş ve ciddi gelişme göstermiş bir şehir.
Ayder yaylası |
Ayder yaylası |
Ayder-Beyaz gelin |
ÜNYE;
Karadeniz’in ye gözde illerinden biride kesinlikle Ordu.Fakat seyahatimiz sırasında Ordu’nun Ünye ilçesinde konakladık ve Ünye’yi daha ayrıntılı gezmeye ve güzelliklerini keşfetmeye fırsatım oldu.
Ünye bölge olarak gerçekten güzel bir yer,özellikle kıyı bölgesi olmasından dolayı yaklaşık 3km sahili bulunmakta ve mevcut yönetim sahilini en güzel şekilde değerlendirmiş.Halkın sahili en etkin şekilde kullanması için sahil kısmına yeşillendirme ve büyük park alanları kurulmuş.Karadeniz bölgesinde Ünye kadar gelişmiş ve imkanları değerlendirmiş bir ilçeye daha rastlamadığımı açıkça söyleyebilirim.Özellikle ramazan şenliklerinin yapıldığı meydana sergiler kurulmuş ve Karadeniz bölgesine has ürünler (balıkçı kayığı,yöresel kıyafetler,duvar saatleri,Karadeniz çarığı ve yöresel Karadeniz mutfağından muhteşem tatlar) sergilenmekteydi.Açık söylemek gerekirse Ünye kesinlikle yaşanacak bir yer.
ZONGULDAK;
Dağların eteklerine kurulmuş,yamaçların çok fazla olduğu bir kent.Merkez çarşının bulunduğu kıyıya gittiğinizde kafanızı kaldırıp çevrenize bakın tamamen yeşilin boy gösterdiği dağların eteklerine kurulmuş şehri çok rahat görebiliyorsunuz.Hatta şehir gezim sırasında zonguldağın yerlisi olarak kendisini tanıtan bey amcadan aldığım bilgide;yamaçlara kurulmuş olan bazı mahallelere çöp arabası çıkamıyormuş,çöp toplanmaya çözüm olarak ise katırlar kullanılıyormuş.Bunu duyduğum anda o manzarayı hayal ettim ve eşsiz tarihimiz aklıma geldi.Gerçekten Zonguldak her anlamda tarihimizi en güzel şekilde turizme sunan bir kentimiz.
Dipnot: Zonguldak
seyahatimde konakladığım Emirgan Otel; konumu, yeşil ve maviyi en güzel şekilde
yansıtan manzarası ve en önemlisi tüm personelin ilgi ve hizmet anlayışından
dolayı çok teşekkür eder şiddetle
tavsiye ederim.
İSMAİL EROĞLU
(25-26.07.2012)
TEKİRDAĞ;
Tekirdağ kıyı şehri olmasına rağmen merkez olarak çok fazla gelişme göstermemiş, ilçelerinin gölgesi altında kalmış bir şehir.Fakat şehrin kıyı şehri olması, halkının sıcak kanlılığı çok ilgimi çekti ve bir o kadar da şirin olmasından dolayı her zaman tercih edilebilir bir bölge olarak gördüm.Özellikle gürültüden uzak ailenizle,dostlarınızla huzur dolu kendi kendinize eğlenebileceğiniz bir tatil planlıyorsanız kesinlikle düşünebilirsiniz.Ha bu arada meşhur Tekirdağ köftesinden yemeği asla unutmayın derim.
SAFRANBOLU;
En önemli sanayi kentlerimizden Karabük’ün ilçesi olan Safranbolu
tarihimizin yansıtıldığı muazzam kentlerimizden bir tanesi.
Eşsiz mimari yapılara sahip olan Safranbolu evleri, konakları, dar sokaklarıyla ve hanlarıyla meşhur olduğunu eminim herkes biliyordur. Fakat o mimarı konakları yakından görmek, incelemek ve tarihi yaşamak, hissetmek çok farklı bir duygu. Safranbolu eski ve yeni Safranbolu olarak ayrılmış durumda fakat tarihimizin bütün mimari güzellikleri eski Safranbolu’nun bulunduğu bölgededir. Özellikle eski çarşının bulunduğu kısımda Cinci han’ın(eski kervansaray) arkasında yer alan antikacılar, çarıkçılar ve hediyelik eşya satan esnafların olduğu alanda keşfettiğim boncuk cafe nefes kesiciydi. Canlı Türk halk müziği eşliğinde kendi yörelerine özgü odun ateşinde pişen ve yine o bölgeye özgü kahvenin sunumu(odun ateşinde pişen kahve cezvesi+boş kahve fincanı+su+ahududu şurubu+ahududu yaprakları) çok farklıydı. Hatta tepsinin bu şekilde siniye(kültüre özgü masa veya tepsi)gelmesi beni heyecanlandırdı diyebilirim. Sanırım kahvenin lezzetinden bahsetmeme gerek yoktur.
Safranbolu o kadar çok güzellikleri olan bir yer ki inanın yazmakla bitmez. O yüzden eğer bir gün Safranbolu’ya yolunuz düşerse ki düşmeli Boncuk cafede Türk kahvesi içmeyi ve tarihi evlerini gezmeyi sakın unutmayın.
İsmail EROĞLU
(27-30.07.2012)
Safranbolu o kadar çok güzellikleri olan bir yer ki inanın yazmakla bitmez. O yüzden eğer bir gün Safranbolu’ya yolunuz düşerse ki düşmeli Boncuk cafede Türk kahvesi içmeyi ve tarihi evlerini gezmeyi sakın unutmayın.
İsmail EROĞLU
(27-30.07.2012)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder